Volkswagen’in EPA (Environmental Protection Agency) test verilerini çarpıtmasıyla patlayan yakıt emisyonu skandalı 18 Eylül 2015 tarihinde ortaya çıkalı beri çok şey yazıldı, çok şey konuşuldu. Bunların bir kısmı spekülasyon, bir kısmı gerçekti. Konu ile ilgili yazılan teknik yazılardan çok azı ise işin yönetsel boyutunu ele alan incelemelerdi. Yalın’ın bu konuya bakış açısıyla ilgili ise sadece Yalın Enstitü’nün kurucu başkanı James P. Womack bir yazı kaleme aldı.
Yaklaşık 2 haftadır otomotiv dünyasını ve dolayısıyla Türkiye gündemini (bizi alakadar etmesi çevresel kaygılardan çok magazinel meraktan) meşgul eden bu skandalın nasıl gerçekleştirdiği ile ilgili teknik detay bilgiyi web’ten kolayca bulabileceğiniz için ben oralara çok bulaşmadan direkt olarak konunun gelişimini, olaylarla bağlantısını kurduktan sonra bende düşündürdüklerini ve bunun kısa ve orta vadeli etkilerini ele alacağım.
Kısaca skandalın gelişimi ve ortaya çıkışı aşağıdaki gibi oldu
Mayıs 2014: 2012 Jetta ve 2013 Passat’ın bir önceki raporlardan daha fazla hava kirliliğine sebep olduğunu raporlandı.
Temmuz 2014: İlk soruşturma açıldı. Test sonuçlarının tutarsızlığının kullanıcı odaklı oluşan arızalanmalar sonucu ortaya çıktığı ileri sürüldü. Bunun sorumluluğu araç sahiplerinin üzerine yıkıldı.
Aralık 2014: Volkswagen Grup emisyon testlerinde VW kaynaklı sorun tespit edilmesi halinde bahsi geçen 500.000 aracı geri çağıracağını taahhüt etti.
Mayıs 2015: Laboratuvar ortamında ve normal yolda seyir halinde yapılan testler, araçların yüksek emisyon sonuçları verdiğini doğruladı.. 500.000 aracı geri çağırma durumu yinelendi ve hataların kullanıcı odaklı değil geliştirici odaklı olduğu kabul edildi.
Haziran 2015: 2015-2016 model araçların test ortamı değerlerine göre normal olduğu fakat bahsi geçen modellerde bariz bir şekilde manipülasyon yapıldığı ortaya çıktı. Yapılan hileli sonuçlandırma kanıtlandı. Metodlar masaya yatırıldı ve Volkswagen Grup’tan bir açıklama, bir itiraf beklendi.
3 Eylül 2015: Volkswagen Grup’un üst düzey yetkilileriyle yapılan toplantıda araçlara emisyon ölçümünü yanıltmak için “defeat device” denilen hileli yazılımın kullanıldığı itiraf edildi.
18 Eylül 2015: Kaliforniya Hava Kaynakları Kurumu ve Çevre Koruma Birliği Volkswagen Grup’un yaptığı itirafı da çalışma raporlarına ekledi. Dosyayı sonuçlandırdı ve skandal böylece basına yansıdı.
(Kaynak-1: shiftdelete.net, “VW Skandalının Perde Arkası)
(Kaynak-2:beforeitsnews.com, Volkswagen: A Decade Of Deception – Full Chronology)
Peki tüm bunlar olurken VW cephesinin müşteri ilişkileri ve yönetsel stratejileri açısından durum nasıldı? Burada Yalın’ın sesine kulak vermeden önce referanslar ile VW’in gemiyi hangi yöne doğrulttuğunu görmek mümkün.
2013: VW CEO’su Winterkorn Volkswagen’in hedefini 2018’e kadar General Motors ve Toyota’yı da geçerek dünyanın en karlı, büyüleyici ve sürdürülebilir otomobil üreticisi olmak şeklinde belirledi. (Muller, Joann (2013-05-06). “How Volkswagen Will Rule The World” Forbes Magazine.)
2014: VW Amerika’da 2018’e kadar 1 milyon araç satış hedefini belirledi. Temiz dizel reklamları ile ABD pazarında satış hedefine odaklandı. (www.forbes.com, Volkswagen Sells 10 Million Vehicles In 2014, Advancing Toward Goal Of Becoming World’s No. 1 Automaker)
Mart 2015: Volkswagen CEO’su Winterkorn “Toyota’yı bu yıl geçip geçmeyeceğimizi bilemiyorum; ancak diğer hedeflerimizi (Kar marjlarını arttırmak) tutturmaya çalışacağız” şeklinde demeç verdi. (www.cnbc.com, Volkswagen makes a big push to be No. 1)
Temmuz 2015: 2015 ilk 6 ayında VW grubunun toplam satışlarının, Toyota’nın toplam satışından daha fazla olduğu açıklandı.(www.cnbc.com, “VW overtakes Toyota as world’s biggest carmaker”)
Eylül 2015: Winterkorn özel bir yazılım ve donanım vasitasıyla test verilerini manüpile ettiklerini doğruladı ve görevden alındı (veya istifa etti)
Bu kadar araştırma bilgisine boğulduktan sonra objektif ve “Yalın” bir yoruma ihtiyaç var elbette. Taşları yerine koyduğumuza göre artık gönül rahatlığıyla yargılamaya hazırız. Tabii ki her türlü senaryo ile yargılamadan bu defteri kapatmak olmaz. O yüzden öncelikli olarak ihtimal dışı sorulara cevap vererek başlıyoruz.
VOLKSWAGEN AMERİKA’NIN OYUNUNA MI GELDİ?
Hayır. Gelmedi. Olay sanılandan biraz daha farklı.
Bu komplo teorilerini üretmeyi nedense bizler biraz fazla seviyoruz. Yok Almanya ile, Amerika arasında soğuk savaş varmış, Amerika GM’in satışlarını arttırmak için böyle bir oyuna girmiş. Toyota’yı da 2010’da liderliğe oturduktan hemen sonra geri çağırma skandalı ile yerin dibine batıran yine aynı GM’miş’miş…
Böyle romantik yorumları pek bir sevdiğimiz için olayların gerçek boyutunu ne yazık ki kaçırıyoruz. Zaten onu kaçırmayalım diye yukarıda bir sürü veri-haber paylaştım. Lütfen bu safsatalara prim vermeyiniz efendim. Eğer bu kadar romantik olduğunu düşünüyorsanız bana kaynak gösteriniz.
GOOGLE VE APPLE İŞİN İÇİNDE Mİ?
Hayır, değiller. Bu da bir diğer romantik yorum örneği…
Google ve Apple zaten elektrikli araba çıkaracaklarından pazarda Elektrikli araç satışlarının artışı için böyle bir “kumpas” planlanmış’mış… iCar yolda olduğundan TDI’ların tahtını sallayıp elektrikli araç sempatisi artırılacakmış’mış…
Şüphesiz katıldığım bir konu varsa; o da emisyon değerlerindeki bu sıkı denetimlerin artması ile elektrikli-hybrid araç piyasasının canlanacağı gerçeği… Ama burada Apple ve Google’ın bağımsız denetim firmalarını satın alarak bu komployu tezgahladıkları geyiğine prim vermiyorum. Tabii tabii, Nokia’yı Ericsson’u da Apple-Google ikilisi bitirdi zaten(!)
TÜM FİRMALAR BU İŞİN İÇİNDE Mİ?
Çoğu için Evet, Kısmen Hayır,
Burada verileri saptıran ve ilk olarak anons edilen VW olduğu için günah onun başına patlamış olsa da; başka birçok firmada benzer tuzak donanım-yazılım’ın kullanıldığı ortaya çıkmış durumda. (www.ibtimes.co.uk, VW scandal: Jeep, Renault, Volvo diesel cars ‘flout EU emission norms) Ama bu demek değil ki, “tüm otomobil markalarının tüm modellerinde aynı skandal var.”
Burada gözetilen temel değerlerde, geçmişten çıkarılan derslerde ve Yalın ile ilişkilendireceğimiz bazı kritik konularda çok ciddi anlayış farklılıkları var. Neden bazı markalarda bu skandalın olmadığının cevabı da burada gizli.
Bu konuya haftaya James P. Womack’ın yazısı ışığında değinceğim.
Herkese Sevgiler
Can Yükselen