Yalın Dönüşüm’e başlayan ya da başlamayı düşünen birçok firmanın soru işaretlerinden biridir bu. “Nereden başlamalı? Nasıl Başlamalı?”
Bu sorunun tek bir cevabı yok elbette. Sonuçta Yalın Dönüşüm adı üstünde bir dönüşüm değişim işi bir proje faaliyeti değil. O yüzden olaya proje yönetimi ile bakanlar baştan hata yapıp ölü doğan bir hikayeye yelken açıyorlar. Dolayısıyla Yalın Dönüşüm ne tek bir kişiyle yapılabilecek kadar basit bir proje ; ne de oldu bittiye getirilecek kadar sıradan bir konu. Böyle bir ortamda Yalın’a ve Yalın Dönüşüm’e kesinlikle sizin gibi inanan yol arkadaşlarına ihtiyacınız var. Haliyle ekibi kurmadan yola çıkmak gemiyi kaptansız hedefe ulaştırmayı ummaktan farksız.
Yalın Dönüşüm başlı başına çetin bir yolculuk, köklü bir alışkanlık değişimi, paradigma körlüğünden kurtulma çabası. Durum böyle olunca; bu olaya sizin gibi gönülden destek verenler olduğu kadar aynı şekilde gönülden direnenlerle de karşılaşmak mümkün. Alışkanlıklardan vazgeçmek; hele ki bunu gününüzün 3’te 1’ini geçirdiğiniz ve yıllardır yaptığınız şekli değiştirerek yapmak şüphesiz ki direnmeyi gerektiren bir olgu! O yüzden baştan direnç gösterenleri anlamak lazım!
“Sadece anlamak mı lazım; hiç mi ikna edilmeyecek bunlar!” diye soranlar öncelikle direniş ekibini iyi tanımlamalılar. Onları bir düşman falan değil tam tersine cephelerini koruyan haklı birer savunucu gibi algılamak gerekiyor. Siz Yalın Dönüşüm savaşında ne kadar haklıysanız; onlar da bildiklerini savunmakta o kadar haklılar. Bu kitle toplam organizasyonunuzun %20’sini oluşturuyor.
Direnenleri anlamaya çalıştıktan sonra ikinci aşama sizin yanınızdakileri (ya da henüz yanınızda olanları) kavramanız. Şu an yanınızda olanlardan bir kısmı sizin gibi Yalın’ın sıkı bir savunucusu da olabilir; bunun yerine olayın gidişatına göre saf değiştirmeyi düşünen bir gözlemci de… Dolayısıyla yanınızdaki kitlenin oluşturduğu zeminin kaygan olduğunu sakın ola aklınızdan çıkarmayın! Organizasyonun %60’ını oluşturan bu kitleyi yaptığınız çalışmalarla birlikte Yalın’ın sıkı takipçilerinizden biri olarak bulabilir veya direnişçilerden biri olarak karşınızda görebilirsiniz. %60’lık bu kitleyi tarafınıza çekip safınızı büyütmeniz tamamiyle Yalın Dönüşüm sürecindeki “üstün” performansınıza bağlı.
Geriye kalan %20’lik kitle de sizin ekibinizin de birebirde dahil olduğu değişim ajanları ekibi. Yenilikçilerden oluşan ve organizasyondaki değişimi savunan bu kitle sizin sıkı bir fanatiğiniz. Çok hayati bir hata yapmadıkça onlar hep yanınızda olacaklar. Bu kitleyi daha da alevlendirmek için çok fazla efor harcamanıza gerek yok. Yaptığınız çalışmaların başarısı veya başarısızlığı sizi ve sizin yanınızdaki bu %20’lik kesimi her daim kamçılayacak.
Tüm bunları bildikten, anladıktan sonra üst yönetim’in nerede olduğunu kavramadan bu işe hakkıyla başlamak olmaz! Eğer üst yönetim %20’lik direnişçi grubundansa üzgünüm ama ne yazık ki hiç şansınız yok! Yönetimi karşınıza aldıktan sonra “Ben bu şirkette Yalın Dönüşüm’ü gerçekleştireceğim!” nidalarıyla kahramanlık yapmanın hiç alemi yok! Arkanıza yönetimin rüzgarını almadıkça bırakın Yalın Dönüşüm’ü gerçekleştirmeyi, bu “parlak(!) fikirlerinizden dolayı süresiz izne çıkarılmanız mümkün.
%60 grubunun içindeki bir yönetimin desteği ise biraz önce anlattığımdan elbette daha “insaflı” Ama böyle bir atmosferde yönetimin nefesini her an ensenizde hissedeceğinizden şüphe yok! Zaman zaman sıkı takipçi olan yönetimi; zaman zaman iş yoğunlundan dolayı yaptığınız çalışmaları önemsemezken de bulabilirsiniz. Günlük yönetim karmaşasında yangın söndürme işlerinin yoğunlaştığı dönemlerde üst yönetim’den destek beklemeyi unutmanız gerekiyor.
En güzel senaryo ise, yönetimin %20’lik yenilikçi ekibin içinde sizin tamamiyle arkanızda olduğu durumda gerçekleşiyor. Yönetimin desteğiyle pupa yelken yaparak ilerlemek heralde her Yalın Dönüşüm ekibinin ve temsilcisinin istediği şey olsa gerek. Ama burada da dikkat edilmesi gereken konular var elbet. Üst yönetimin kılıcının gücü ve kudretine güvenerek Yalın Dönüşüm’ü bu gölge altında sürdürme çabası çok sert bir şekilde ters tepebilir. Aman dikkatli olun! “Üst yönetim istiyor diye”, “patron dedi diye” yapılan çalışmalar ilk başta birçok şeyi değiştiriyor “bu iş oluyor” dedirtse de bir yandan nefretleri de biriktiyor olabilir.
Tüm bunların bilincinde yapılması gereken; doğru kişileri seçip, Yalın Dönüşüm ekibi ile mevcut organizasyonları birbirinden ayrıştırmadan, üst yönetimi ve direnişçileri karşınıza almadan çalışmalara başlamak! Yalın ekibi kurarken seçtiğiniz kişiler projenin bekası için hayati önem taşıyor. Kimseyi gücendirmeden bu işe gönülden destek verecek kişileri bulmanız; üst yönetimin desteğini mümkün olduğunca arkanıza almanız; ancak bunu doğru dozda kullanmanız; hatta mümkünse üst yönetimi adıyla değil; cismiyle Yalın Dönüşüm’e dahil etmeniz gerekiyor. Bu işin organizasyonunu doğru kurmak, doğru hedefleri belirleyip performansın takibini doğru araçlarla sağlamak atılacak en kritik adımlardan biri.
Tüm bunları layıkıyla yaptığınızda %60’lık kaygan zeminin bir anda sizin safınızda sapasağlam durmaya başladığını; %20’lik sert direnişçilerin ise yavaş yavaş yumuşamaya başladığını göreceksiniz. “Herkes mi yumuşayacak, her şey süt liman mı olacak?” diye soranlara kötü haber. Bu ne yazık ki mümkün değil. Bu kişiler organizasyonun dışında kalmaya mahkumlar.
Charles Darwin’in dediği gibi: “En güçlü ya da en akıllı değil, değişime en iyi uyan ayakta kalır.” Çünkü; herkesin memnun kaldığı, mutlu olduğu hiç bir değişim-dönüşüm yoktur!
Sevgiler
Can Yukselen