Geçtiğimiz hafta değer ve israf üzerinden israf türlerini tanımlayarak değer pastası kavramından yola çıkmış ürün ve hizmet süreci boyunca ve hatta hayatımızdaki değer katan, israf ve zorunlu israf olan noktalara parmak basmıştık. Değer akışının ise bu öğeleri analiz etmekle başladığını söylemiştik.
Madem öyle konuyu biraz daha detaylandırıp artık “Sürekli Akış” kavramına geçme vakti…
Bi hikaye ile ortamı renklendirelim o zaman
Uçağınız var
Sabah kalkıp hazırlandınız, bi taksi çağırmak için telefon ettiniz. Taksiniz 5 dakika sonra kapınıza geldi. Siz biraz savsakladınız 3 dakika beklettiğiniz taksiye bindiniz. Taksici “Şu Şahin’den bi türlü kurtulamadım abi! İkide bir istop edio, sonra marş almıyor!” diyerek bir yandan kontak yapmaya çalışırken siz “Hayırlısı” diyerek bir an evvel motorun çalışmasını dilediniz. Allahtan motor çok nazlanmadan yarım dakika sonra marş aldı ve yola koyuldunuz. Yolda ilerlerken trafik ışıklarında takıldınız. Makul bir kuyruk var ancak yeşile yetişmeniz imkansız. Kuyrukta 2 dakika boyunca ilerleyerek ışığın başına geldiniz ve eşek şansınız tam ışıkların ordayken size kırmızı ışığı yaktı. Işıkların üzerinde yazan saniye sayacında 90’i okuyarak 90 saniye boyunca yeşil ışığın yanmasını beklediniz. Şansınız da yaver gitmiyor bundan sonraki 10 trafik ışık bölgesinin üçünde bu şekilde zaman kaybettiniz. Diğer 4’ünde sadece kuyrukta toplamda 10 dakika beklediniz. Kalan 3’ünde ise sadece kırmızı ışığın yeşile dönmesini beklediniz. Taksiye bineli oysa ki yarım saat olmuştu. Artık yavaş yavaş kıllanmaya “uçağa yetişebilecek miyim acaba?” diye sormaya başladınız. Bu pinpiriklikle telaşlanırken taksici havadan sudan futboldan siyasetten konuyu açtı. Muhabbet iyi güzel ama taksi şöförümüz konuşurken gazdan ayağını biraz çeken tiplerden. Haliyle bol muhabbetli ama aheste bir şekilde de olsa şükür havaalanına gelebildiniz. Taksiciye teşekkür edip paranızı uzattınız; ama şirket gezisi olduğu için fatura istediğinizi söylediniz. O da “peki abi!” deyip torpido gözünden faturayı aldı ve 30 TL taksi masrafınızı yazdı.
Vee havaalanına evden çıktıktan 60 dakika sonra giriş yaptınız.
Eee bu hikayeyi boşa anlatmadık tabi. Şimdi gelin analiz edelim.
– [3dk.]Taksici sizi bekledi. (Makinalarınız parçalar gelmediği için boş oturdu)
– [0,5dk]Taksicinin otomobili çalıştırmasını beklediniz. (Ürettiğiniz ürünler makinanın başında işlenmeyi bekledi ve/ya makinalarınız arıza yaptığı için ürünlerini bekledi.)
– [2dk*4dk+10dk]Trafik ışıklarında kuyrukta beklediniz ( Ürünleriniz kuyrukta makinada kendilerine gelecek sırayı bekledi.)
– [4*1,5dk]Işığın başına geldiniz ve kırmızının yeşile dönmesini beklediniz. (Parçalar makinada işlenecek sıraya gelmişti; ancak setup yapılmadığı için ayar süresince beklediler.)
– [4dk]Taksici ayağını gazdan kesince daha kısa sürede gideceğiniz yolda 4 dakika kaybettiniz. (Makinalarınızı türlü sebeplerle düşük devirde çalıştırarak üretim hızınızı düşürdünüz.)
– [1dk]Taksicinin fatura yazmasını beklediniz. (Ürünlerinizin tedarik sürecinde lojistik firması ile yazışmalar yaptınız)
Tanıdık geldi mi…
Öyleyse analize devam
İsraflar: (0,5+18+4)=22,5dk
Zorunlu israflar: 6+1=7dk
Değer katan süre: 60-(22,5+7)=30,5dk
“Adama bak taksicinin beklediğini yazmayı unuttu!” diyenler sürecin neresinden baktığıma ve şu an yolcunun bakış açısından olayı analiz ettiğime dikkat etsinler.
Bu rakamlar yolcu tarafından değer akışı.
Şimdi bi de taksici gözüyle bakalım
İsraflar: 3(O sizi bekledi)+18+0,5+1(fatura kesmese de olurdu)=22,5dk
Zorunlu israflar: 6dk
Değer katan süre: 3(Onun süreci sizi beklemeye başlaması ile start aldı)+60-22,5=40,5
Rakamlar benzer gözükse de nereden baktığınız oldukça önemli. Biri için değer katan bir süreç sizin için israf ya da zorunlu israf olabilir. Veya tam tersi.
“Tamam da arkadaş sürekli akış dediğin şeyi bize hala anlatmadın!” diye düşünenler şimdi değer katan sürelerin ardı ardına sıralandığını hayal etsin.
Yani;
Taksiye bindiniz sorunsuz çalıştı ve yola koyuldunuz aslında dengeli bir hızla gitseniz yollardaki “yeşil dalga”ya takılıp sorunsuz trafikte akabilirdiniz. Ne kuyruk beklerdiniz ne de kırmızının yeşile dönmesini. (Bi de kalkış yaparken o kadar yakıt israfı yapıyorsunuz zaten, onu hiiiç hesaba bile katmıyorum.)Taksici faturayı daha kolay bir yerden alıp yazabilirdi, belki de taksimetreler artık mesafeden sonra otomatik fiş kesmeli öyle değil mi? Daha kalifiye bir şoförle muhabbetin hızı etkilemediği bir şekilde yol alabilirdiniz. Veya hiç konuşmayan bi taksiciyle.
Böyle olduğunda zorunlu israflarınız azalır, israflarınız ise mümkün olduğunca yok olur. Değer katan faaliyetlerinizin oranı tüm süreç içinde artar ve “değer” kesintisiz bir şekilde akar.
İşte bu “SÜREKLİ AKIŞ”tır.
Tüm süreç ve süreçteki israflar değer akış analizi ile incelenip ortadan kaldırıldığında toplam süre kısalır. Aşağıda evin kapısından havaalanına, siparişten teslimata, tekliften tahsilata, A’dan B’ye herhangi iki nokta arasındaki değer akış süresini gösteren bir zaman çizelgesi var.Geçen hafta Değer Akışı yazımızda da söylediğimiz gibi Pembe renk, zorunlu israfları; kırmızı, israfları; yeşil ise değer katan faaliyetleri göstermekte.
Bu çizelge size herhangi bir süreçte neleri ne kadar kaybettiğinizi gösteren Değer Akış analizi’nden kısa bir kesit.Zorunlu israflar mümkün olduğunca azaltılıp israflar yok edilmeye çalışıldığında ortaya çıkacak ideal “Sürekli Akış” hali ise aşağıdaki gibi
Uzun lafın kısası
Kesintisiz akan değerde israflar ortadan kaldırılıp azaltıldığı için toplam süre kısalır ve siz 1 saatte gideceğiniz yere 30-40dk’da gidebilirsiniz. Böylece memnun bir müşteri olarak beklentileriniz karşılandığı için belki hep aynı taksiciyi tercih edersiniz.
Kimbilir!
Sevgiler
CY